İbnü’l-Arabî’nin yetiştirdiği mümtâz şahsiyetlerden biri olan İbn Sevdekîn’in hayatı hakkında aynaklardaki bilgiler oldukça sınırlıdır. el-Kuraşî, İbn Sevdekîn’in 548 veya 549’da dünyaya geldiği belirtmekle birlikte, İbnü’l-Adîm velâdetini 578 veya 579 olarak gösterir. 560 tarihinde dünyaya gelen şeyhi İbnü’l-Arabî’nin ondan “aziz oğlum” ifâdesi ile bahsetmesini dikkate aldığımızda İbn Sevdekîn’in 579 tarihinde doğduğu bilgisinin daha isâbetli olduğu söylenebilir. Kaynakların çoğunluğu doğum yeri olarak Kāhire’yi göstermekle birlikte Bağdatlı İsmâil Paşa onu Tûnisî nisbesi ile zikretmiştir.
Tam adı Ebû Tâhir Şemsüddîn İsmâil b. Sevdekîn b. Abdullah en-Nûrî el-Hanefî’dir. Acâibu’l-Âsâr’da onun adına “Cebertî” nisbesi eklenmekte ve “Kutbu’l-Kebîr” lakabıyla anılmaktadır. İbn Sevdekîn’in “en-Nûrî” nisbesini almasının sebebi olarak babasının Sultan Nûredddin’in (Mahmûd Nûreddîn Zengi v. 569/1174) meliklerinden olması gösterilir. İbn Sevdekîn, aristokrat bir aileye mensubiyeti sebebiyle geniş imkânlara sahip olduğu ve iyi bir din eğitimi aldığı muhakkaktır. Hanefî tabakātında verilen bilgilere göre Mısır’da Hanefî âlimlerinden Ebû Fazl bin Yûsuf el-Gaznevî ve Ebû Abdullah Muhammed b. Hâmid el-Ertehî’den hadis dersleri almıştır. Daha sonra Sûriye’ye göç ettiğinde Haleb’e yerleşmiş ve burada da Ebû Hâşim Abdulmuttalib b. Fazl el-Hâşimî’den fıkıh dersleri almıştır. Diğer ilim dallarında ders aldığı hocaları hakkında bir bilgiye rastlanmamaktadır. Hanefî fakihleri arasında sayılan İbn Sevdekîn aynı zamanda muhaddis, şâir, sûfî zâhid olup, şiirlerinden bazıları günümüze kadar ulaşmıştır.
İbn Sevdekîn’in, Muhyiddîn İbnül’l-Arabî ile ne zaman tanıştığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, İbn Arabî 597/1201 yılındaki hac yolculuğunda Mısır durağında, İbn Sevdekîn’in onun ders halkasında yer aldığı bilinmektedir. Bu bilgiye istinâden İbn Sevdekîn’in 24 yaşlarında iken henüz 43 yaşında olan şeyhi İbnü’l-Arabî’ye intisâb ettiği söylenebilir.
İbn Sevdekîn bu târihten sonra şeyhinin vefâtına kadar yanından ayrılmamış, İbnü’l-Arabî’nin rahle-i tedrisinde ve terbiyesinde, iki güzîdesinden birisi (diğeri Bedr el-Habeşî) olmuştur. İbn Sevdekîn’in adına İbnü’l-Arabî’nin eserlerinde ve özellikle semâ kayıtlarında rastlanmaktadır. İbn Arabî, Kāhire’de Rûhu’l-Kuds’ü, İbn Sevdekîn’in de bulunduğu on iki kişilik bir mecliste okutmuştur. Şeyhi’ni, Tercümânü’l-Eşvâk adlı eserinde “Nizâm” ismini taşıyan ehl-i hâl ve ilim bir kızın adını kullanarak yazdığı şiirlerin zâhir ehlince beşerî aşk olarak algılanması üzerine ve Haleb’deki bazı fakîhlerin bu kitaptaki esrâr-ı ilâhiyeyi inkâr etmelerinden dolayı bu şiirlerde aslında ilâhî aşkın anlatıldığını göstermek için bir şerh yazmaya iknâ eden Bedr el-Habeşî ile birlikte İbn Sevdekîn’dir.
Fütûhât’ta da onun için “Aziz Oğul” ve “Ârif” ifâdelerini kullanır. İbnü’l-Arabî’nin Dîvân’ında iki şiiri İbn Sevdekîn’e tahsîs ettiği görülmektedir. İbnü’l-Arabî, İbn Sevdekîn ve Abdullah Bedr el-Habeşî’yi o kadar sevmektedir ki, onları hatmü’l-velâye olan Hz. Îsâ ile görüştürmüş ve Hz. Îsâ her ikisine duâ etmiştir. İbn Arabî’nin risâlelerinden birinin Risâletün fî Suâli İsmâil b. Sevdekîn ismini taşıması, Mesâil adlı kitabın İbn Arabî’nin İbn Sevdekîn’e anlattığı şeylerden oluşması onunla arasındaki şeyh- mürîd münasebetinin ne kadar ileri derecede olduğunun bir başka delîlidir.
İbn Sevdekîn, şeyhi İbnu’l-Arabî’nin birçok kitaplarını yazmış ve semâ etmiştir. Meselâ İbnü’l-Arabî’nin bizzat kendisi tarafından Fusûsu’l-Hikem’e yapılan Nakşü’l-Fusûs adlı özetin kâtibliğini İbn Sevdekîn yaptığı bilinmektedir. Yine Fütûhât’ın Süleymâniye Ktp. Fâtih, nr. 275’de bulunan nüshası, ilk nüshadan İbn Sevdekîn tarafından istinsâh edilmiştir.
Mevcut semâ kayıtlarından, İbn Sevdekîn’in hangi kitapların sohbet meclislerinde okunmasında bulunduğunu tesbit edebilmekteyiz. Buna göre Kitâbu Eyyâmu’ş-Şe’n, Kitâbu’l-Azame28 El-Devha el-Rabbâniyye el-Kudsiyye ve er Ravda el-Nûrâniyye el-Sündusiyye el-Fütühât-ı Mekkiyye, el-Fusûl ve’l-Fevâid, Kitâbu’l-İsrâ ilâ Makāmil Esrâ; Kitâbu’l-Menâzili’l-Fehvâniyye el-Kurbe, Kitâbu’l-Meşâhid35 bunlardandır. İbn Sevdekîn en son Şeyhi’nin vefâtından yirmi gün önce Sadreddîn Konevî ile birlikte, Kitâbu’l-İsfâr’ı İbnü’l- Arabî’den dinledikleri bilinmektedir.
İbn Arabî vefât ettiğinde 638/1240, O’nun mürîdleri arasında Fütûhât meclisleri tertîb eden, eseri okutan ve semâ kayıtlarında ismi sıkça geçen kişi de yine İbn Sevdekîn olup, Konevî’den sonra Ekberî irfânı yazılı ve sözlü olarak aktaran sayılı zevâttandır. İbn Sevdekîn 67 yaşında iken mukîm olduğu Halep’te 646/1248 yılında Safer ayının 23 Çarşamba günü güneş doğmadan önce vefat etmiştir.